31 Mart 2009 Salı

Bütün içinde ütü, ne fark eder ün için hepsi bi bütün...

Bu ülkede 35 yıldır yaşıyorum. Bana bu ülkeyi sevmesini öğrettiler.  Vergilerini ödemesini, büyüklere yer vermesini, yere tükürmemesini öğrettiler. Kırmızıda durmasını, kaldırımda yürümesini, yerlere çöp atmamayı, insanlara gülümsemeyi, selam vermeyi, vatandaş olmayı öğrettiler.

Bana bu ülkenin mucizevi kurtuluşunu anlattılar. Kimlerin yitip giderken ölümsüzleştiğini, bir karış toprak için dökülen göz yaşlarını anlattılar sadece kıymetini bileyim diye. Bu kıymet ki içinde paylaşmamak yoktu, şusun busun demek yoktu. Dilin bu, rengin bu yoktu. Kucaklıyordu bu topraklar üzerindeki herkesi, ayırmadan, ayrılmasına izin vermeden. Bu kıymet birleştirmemişmiydi mucizevi kurtuluş için.

Şimdi herkes kendi rant kapısında 56 siyasi parti ile bütün olan bu milletten oy istiyorlar. Bu milletin ortak menfaati için birleşememeleri çok açık bir şekilde göstermiyor mu ki bireysel çıkarları çok daha üstün.

Bir yerel seçim daha geçti, aslında ne fark eder Ahmet, Mehmet, benim istediğim yaşanası bir şehirden başka ne?

29 Mart 2009 Pazar

Müziğin dokunduğu yer...


Tarifi güç duyguları ayaklandırıyor içimde. Nereye dokunduğunu bilmiyorum ama tüm hücrelerimde hissediyorum... Beni aşka çağırıyor...

22 Mart 2009 Pazar

Fark etmek...


Dün akşam yine tesadüfen bir DVD izledim, Mario Frangoulis'in 2002 yılında Selanik'de "Theather of the Earth" deki konseri.

21.yy tenorü M. Frangoulis in sesini daha önce duymuştum ama fark etmemiştim, dün akşam onu fark ettim ve üzüldüm sevinirken. 

Ve bir şarkısı...

Sometimes I dream
I'm lost in time,
where heroes go
and no one speaks
in broken words,
and lovers aren't afraid to know
each breath that calls,
each star that falls,
an angel
dies to be alive.
Am I dreaming 
or am I in love?

E lucevan le stelle... (=and the stars were shining)
Ed olezzava la terra... (=and the earth smelled sweet)
Stridea l'uscio dell'orto (=the garden gate creaked)
E un passo sfiorava la rena... (=her footsteps barely touched the path)
Entrava ella, fragrante, (=She came in, so fragrant)
Mi cadea fra le braccia... (=and fell into my arms...)

Sometimes I dream
a dream so real
I am deceived.
The curtains part.
The stars reveal
a story that I must believe.
They turn a page,
they see a stage
and wonder
who they gaze upon.
Am I dreaming,
or dying for love

O, doici baci, o languide carezze, (=what sweet kisses, slow and gentle caresses)
Mentr'io fremente (=while trembling, I released)
Le belle forme disciogliea dai veli! (=the lovely face from its veil!)
Svani per sempre il sogno mio d'amore... (=My dream of love is gone forever...)
L'ora e fuggita (=The hour has flown)
E muoio disperato! (=and I die in despair!)
E non ho amato mai (=Yet I've never been)
Tanto la vita! (=so much in love with life!)

Sometimes I dream
Sometimes I dream
Sometimes I dream


19 Mart 2009 Perşembe

Başlangıç....

Bugün bir blog bana bu blogu açmam için ilham verdi "aykadını".

Çevremizde tesadüflerle ya da arayarak bulabileceğimiz o kadar çok ilham kaynağı var ki sadece farkında olalım, görebilelim...

"Başlangıç" başlığı bugünüm için çok doğru bir isim.
Bugün Vemma adlı bir ürünle tanıştım, hem maddi hem de manevi açıdan beni memnun edebilecek bir ek iş. 

Bugün ilk blog umu açtım. Ve blogger lık keyifli olabilecek değişik fikirler veriyor...

Evet bugün bir başlangıç....

Sevgiler...