30 Eylül 2009 Çarşamba

Sonbaharda bir yaprak...

Dün yine aynaya baktım bugün gibi fark yoktu. Ayna oynuyordu benle, sola gidiyorum, sola geliyor, gülüyorum, gülüyor, dalga geçer gibi, bilmez gibi gözlerimdekini. Geçen aşkları, yanlız akşamları, hep değil ama genelde kederli geceleri, arayışları ve bulamayışları. Ayna düşünmez mi halimi, hiç demez mi bakma bana, bakma artık ben de yok arayışına cevap, ben de bakmaktan vazgeçeyim. Diyeyim ki; sen içine aynadan giremezsin, senin yansıman kirli, kara, göstermez aynada kendini, kandırır kendini, bir dev yapar, bir cüce seni aynı aynada, anlamazsın bile ne olduğunu.

Yıllar gelirken her gün, bakmazsın arkana bir gün.
Bilirsin giden de gelen de sensin,
anın mucizevi sürprizini ararsın.
Yakaladın yakaladın sonrası hatıran, öncesi umudun.
Durmak istersin zaman zaman,
Bir bitki gibi sakin, bir ağaç gibi sağlam.
Tatmak istersin kokusunu damaklarında, boğazında, ciğerlerinde,
Yaşamak istersin o anı iliklerinde.
Bırakmak istemezsin, ama ellerinden kaymasını da görmezsin
İlk ellerindeki sıcaklıktır giden,
Kalbin daha sonra anlar, sıkışır, nefesin kesilir,
Sonra gözlerin ağrır, damağında, yanaklarında o sinir acı
Ruhun en geç anlar, ararken bulur kendini hayalleri gecelerde.
Ve içinden çıkamadığın bu döngüde yaşar gidersin,
Bakmazsın arkana bir gün, yıllar gelirken üzerine her gün.

Yazı anlatabilir mi ne dediğimi?
Söz yeter mi?
Duygular hapis, ben gardiyan.
Kim soktu seni içeri?